
Eskiden Karagöz oynatan kişiye Hayâlî, Hayâlbâz, Şebbâz isimleri verilirken günümüzde Usta diye anılmaya başlandı. Gerekli malzemelerin bulunduğu takıma Hayâl sandığı veya takım ismi verilir. Takımı tamam Hayâlîye ise sandığı tamam denir.Hayâlî Karagöz oyununun tek aktörüdür. Tasvirleri işler, onları oynar, seslendirir. Tasvirlerini kendi yapanlar olduğu gibi başkasının tasvirleri ile oynayanlar da vardır. Hayâlî oyunu yazar, oyunu adapte eder-uyarlar, duruma göre doğaçlama yapar, tuluat yapar. Tûluat denilen doğaçlama konuşma yetisi ve espri kabiliyeti Karagöz oyunları içinde önemli bir yer tutar. Tiyatro eğitiminde kullanılan ses tekniklerini kullanan Hayâlîler perdedeki tüm tiplerin seslerini tek başlarına konuşurlar. Hayâlî aynı zamanda Türk müziğini bilecek, tiplerin şarkılarını söyleyecek ve farklı şiveleri konuşacaktır. Temiz bir İstanbul Türkçesi kullanır. Dialekt yapar tipleri konuşur. İyi bir icracıdır tiplerin perdeye gelişlerinde şarkılarını söyler. Oyunculuk bilgisi olmayanın Hayâlî olma şansı zayıftır.
Hayâl ustasının yardımcısına eskiden Çırak, Çırağın yardımcısına da Sandıkkâr ismi verilirdi. Karagöz oyununda şarkıları türküleri okuyan kişiye Yardak, tef çalan yardımcıya Sazende ismi verilir.Günümüzde Hayâlî ustanın tek bir yardımcısı var ve buna Yardak deniyor. Hayâlî’ye oyun sırasında “Yardak” denilen yardımcısı yardım eder. Yardak, oyun tasvirlerini perdeye giriş sırasına göre ustaya verir, def çalarak müziğe eşlik eder, oyunun efektlerini yapar. Karagöz, pek çok disiplini bünyesinde barındıran zorlu bir sanattır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin I. Cildinde S.654’de tespit ettiği devrinin ünlü Karagöz ustalarını şöyle sıralar: 1700 lü yıllarda yaşayan Bekçi Mehmet, Sarı Ahmet, Şerbetçi Emin, 1800 lü yıllarda Hayali Berber Sait, Hayali Hamit, Papol Ahmet Efendi, Kıbrıslı Agah Efendi, Hayal Küpü Emin Ağa, İhsan Efendi, Küçük İsmail Efendi, Sıracalı İsmail Efendi, Arap Cemal Efendi, Erenköylü Haydar Bey, Hımhım Hüsnü Efendi, Cerrah Salih Efendi, Kâtip Salih Efendi, Tahir Ağa, Arap Ömer Efendi, Kör İzzet Efendi, Yorgancı Abdullah Efendi, Şeyh Fehmi Efendi, Kâtip Mahmut Bey, Püsküllü Hüsnü Efendi...Yakın Tarihimizin Hayâlîleri: Kör İmam, Katip Salih, Cerrah Salih, Yorgancı Abdullah, Kantarcı Hakkı, Şekerci Derviş, Aktar Rıza, Usturacı Mustafa, Çilingir Ohannes, Küçük İsmail, Zenne Sait, Miralay Neşet Bey, Şeyh Tahir AğaBu ustaların asıl geçimlerini temin ettikleri birde meslekleri vardı. Kimi marangoz, kimi demirci, kimi medrese de hoca idi.
Hayâl ustasının yardımcısına eskiden Çırak, Çırağın yardımcısına da Sandıkkâr ismi verilirdi. Karagöz oyununda şarkıları türküleri okuyan kişiye Yardak, tef çalan yardımcıya Sazende ismi verilir.Günümüzde Hayâlî ustanın tek bir yardımcısı var ve buna Yardak deniyor. Hayâlî’ye oyun sırasında “Yardak” denilen yardımcısı yardım eder. Yardak, oyun tasvirlerini perdeye giriş sırasına göre ustaya verir, def çalarak müziğe eşlik eder, oyunun efektlerini yapar. Karagöz, pek çok disiplini bünyesinde barındıran zorlu bir sanattır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin I. Cildinde S.654’de tespit ettiği devrinin ünlü Karagöz ustalarını şöyle sıralar: 1700 lü yıllarda yaşayan Bekçi Mehmet, Sarı Ahmet, Şerbetçi Emin, 1800 lü yıllarda Hayali Berber Sait, Hayali Hamit, Papol Ahmet Efendi, Kıbrıslı Agah Efendi, Hayal Küpü Emin Ağa, İhsan Efendi, Küçük İsmail Efendi, Sıracalı İsmail Efendi, Arap Cemal Efendi, Erenköylü Haydar Bey, Hımhım Hüsnü Efendi, Cerrah Salih Efendi, Kâtip Salih Efendi, Tahir Ağa, Arap Ömer Efendi, Kör İzzet Efendi, Yorgancı Abdullah Efendi, Şeyh Fehmi Efendi, Kâtip Mahmut Bey, Püsküllü Hüsnü Efendi...Yakın Tarihimizin Hayâlîleri: Kör İmam, Katip Salih, Cerrah Salih, Yorgancı Abdullah, Kantarcı Hakkı, Şekerci Derviş, Aktar Rıza, Usturacı Mustafa, Çilingir Ohannes, Küçük İsmail, Zenne Sait, Miralay Neşet Bey, Şeyh Tahir AğaBu ustaların asıl geçimlerini temin ettikleri birde meslekleri vardı. Kimi marangoz, kimi demirci, kimi medrese de hoca idi.





Karagöz: Oyuna adını veren esas tiptir. Tahsil görmemiş bir halk adamıdır, sokak dili ile konuşur. Hacıvat’la birlikte oyunun iki temel kişisinden biridir. Cahil cesareti diyebileceğimiz bir cesarete ve gözüpekliğe sahiptir. Bu yüzden tekin olmayan kişilerle başı sık sık derde girer. Sürekli Hacıvat’ın yardımını görür. Okumamış ama zeki ve hazırcevaptır. Öğrenim görmüş kimselerin yabancı sözcük ve dil kuralları ile alay eder. Devamlı olarak anladıklarını anlamaz görünür, kelimelere ters anlamlar yükler. Böylece toplum içindeki iki ayrı zü





oyunlarında belirli, kalıplaşmış kişilere pek rastlanmaz. Nitekim 16. yüzyılda Karagöz ve Hacıvat’ın adını pek duymayız. Böylece, Mısır’dan alınmış olan bu yeni oyuna zamanla Türk yaratıcılığı katılmış, çok renkli, hareketli bir biçim verilmiş, kesin biçimini aldıktan sonra da Osmanlı İmparatorluğunun etki alanı çevresinde yayılmıştır. Böylece gölge oyunu Mısır’a yani geldiği yere bu yeni biçimiyle dönüp yerleşmiştir. Nitekim bir çok gezgin, 19. yüzyılda Mısır’daki gölge oyununu anlatırken, bunun karagöz olduğunu, Mısır’a Türkler tarafından sokulduğunu ve çoğunlukla Türkçe oynatıldığını belirtmişlerdir.”*
